Günümüz markaları esnek ve çevik olmalı

omg! İletişim Genel Müdürü Elmas Nida Baykal Alkan’a, köklü markaların uzun vadeli başarılarının sırlarını ve cumhuriyetin ikinci yüzyılında markaların, değişen tüketici beklentileri ve pazar dinamikleriyle başa çıkabilmek için hangi stratejileri geliştirmeleri gerektiğini sorduk.

Bir ulusun temel hak ve özgürlüklerine dayalı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak düzenlenmiş bir ülkenin temel değerlerini ifade eden Cumhuriyet değerleri; modernleşme, eşitlik, özgürlük ve adalet gibi temel değerleri içinde barındırıyor. Toplumun kolektif kimliğini şekillendiren ve gelecek nesillere taşınan bu değerler Cumhuriyet’in parolası olarak bir asrı geride bıraktı.

100 yıl önce cumhuriyet ile birlikte markalaşma süreci ve iletişim stratejileri tarih boyunca büyük bir evrim geçirdi. Markalar, artık sadece ürün veya hizmet sağlayıcıları olarak değil, aynı zamanda toplumsal değişimin öncüleri olarak görülüyor. Sadece kâr amacı gütmeyen projelere destek olunması tüketicilerin markalara olan güvenini artırıyor. Bu güven, müşteri sadakatini artırarak markanın itibarını güçlendiriyor. Peki köklü markaların uzun vadeli başarısının sırları neler? Değişen tüketici beklentileri ve pazar dinamikleriyle başa çıkabilmek için markalar ne tür stratejiler geliştirmeli? omg! İletişim Genel Müdürü Elmas Nida Baykal Alkan ile bu sorulara yanıt aradık. 

Tüm dünyada şirketlerin ömrü kısalma eğiliminde. Sadece rekabet, krizler, ekonomik belirsizlikler, markalaşamama gibi sebeplerden değil, şirket birleşmeleri ve satın almalar da şirketlerin yaşam süresini kısaltıyor. Araştırmalara göre Türkiye’de 10. yılını görebilen şirket sayısı oldukça az. Ancak tabii ki uzun vadeli başarıya sahip köklü markalar da var. Günümüz koşullarında büyüyen, gelişen ve varlığını sürdürebilen şirketlerin, müşterilerinin ihtiyaçlarını doğru anlayan, yaratıcılıkları ile bu ihtiyaçlara iyi çözümler üretebilen, özgünlüğü ve şeffaflığı kurum kültürünün bir parçası haline getirmiş, tutkulu, tutarlı ve insan sermayesini iyi kullanan şirketler olduğunu söyleyebilirim. Kalite, yenilik ve müşteri memnuniyetine olan bağlılık, markanın güncel ve rekabetçi kalmasını sağlıyor. Bir işletme ne kadar esnek bir yapıya sahipse, yaratıcılığı ve değişimi ne kadar hızlı benimsiyorsa, ne kadar çevik iş uygulamalarına sahipse başarılı olma olasılığı da o kadar yüksek oluyor. Ayrıca köklü markaların, çalışanlarını bilgi ve becerilerle donatmak için zaman ve para harcamaya gönüllü olan, bunun karşılığında ekipleri tarafından yüksek motivasyon, sadakat ve üretkenlikle ödüllendirilen şirketler olduğunu da söylemek mümkün.

Değişen tüketici beklentileri ve pazar dinamikleriyle başa çıkabilmek, markaların uzun vadeli başarıları için oldukça önemli. Bu aşamada düzenli olarak pazar araştırması yaptırmak, tüketici eğilimleri, tercihleri ve davranışları konusunda güncel kalabilmek ve öngörülü, bilinçli kararlar alabilmek için hayati önem taşıyor. Ayrıca markaların mutlaka esnekliği ve çevik iş uygulamalarını benimsemeleri gerekiyor. Bu hem karar alma süreçlerini kolaylaştırmalarını hem de yeniliğe hızlı adapte olan bir kurum kültürü oluşturmalarını sağlıyor. Tabii ki yapay zeka, artırılmış gerçeklik, blok zinciri gibi gelişmekte olan teknolojiler bu kadar ön plandayken dijital dönüşüm ve teknoloji entegrasyonu da hem müşteri deneyimini iyileştirmek hem de operasyonel verimliliği artırmak için markaların stratejilerinde yer alması gereken olmazsa olmaz başlıklardan. Başarılı bir adaptasyonun temel unsurları esneklik, yenilikçilik ve müşteri odaklı bir yaklaşım.  Markanın açık iletişim kanalları oluşturması, aktif bir dinleyici olması, ve etkileşimde kalması da değişimleri daha hızlı fark etmesine ve kendi ürün/hizmetlerini iyileştirmesine katkı sağlıyor. İtibar risklerini yönetmek ve zor zamanlarda müşteri güvenini korumak için sağlam iletişim stratejilerine ve kriz yönetimi planlamasına sahip olmak da markaların uzun vadeli başarıları için çok önemli. 

İkinci yüzyıl için markaların odaklanması gereken en önemli konuların başında sürdürülebilirlik ve çevresel sorumluluğun yer aldığını düşünüyorum. Giderek artan bir farkındalıkla tüketicilerin karbon ayak izlerini azaltan, sürdürülebilir malzemeler kullanan ve döngüsel ekonomi ilkelerini benimsemek dahil olmak üzere çevresel sorumluluğa bağlılıklarını gösteren markaları desteklediğini zaten görüyoruz. Artık giderek azalan kaynaklarımızı yönetmek için sürdürülebilirlik çalışmaları da tek başına yeterli gelmiyor. Sürdürülebilirliği destekleyen, onarıcı ve yenileyici yani rejeneratif uygulamalara ihtiyacımız var. Önümüzdeki yıllarda da markaların iletişim çalışmalarında bu kelimeyle sıkça karşılaşacağımızı düşünüyorum. Aynı zamanda markaların sosyal sorunların ele alınmasında ve kapsayıcılığın teşvik edilmesinde rol oynaması da beklenecek. Sosyal amaçlara aktif olarak katkıda bulunan, çeşitliliği savunan ve etik iş uygulamalarına bağlılık gösteren markalar daha uzun vadeli başarılar elde edecek.

Değişim hızının artması, esneklik ve adaptasyonu markalar için kilit nitelikler haline getirecek. Pazar değişimlerine, teknolojik ilerlemelere ve toplumsal değişikliklere hızlı yanıt verebilme yeteneği, uzun vadeli başarı için gerekli olacak. Pandemi, doğal afetler vb. küresel krizlerde yaşadığımız gibi, markaların halk sağlığı ve refahıyla ilgili zorluklara karşı da hazırlıklı olması, ekonomik kapsayıcılığa nasıl katkıda bulunabilecekleri üzerine çalışmaları gerekebilir. Ayrıca yapay zeka yaygın hale geldikçe markaların, etik yapay zeka, yapay zekânın sorumlu kullanımı, şeffaf algoritma gibi konularla da sık sık karşı karşıya geleceğini düşünüyorum.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir