Geleceğin nasıl okunabildiğine tanık oluyoruz

Hill&Knowlton Strategies Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Hamit Güler’e, köklü markaların uzun vadeli başarılarının sırlarını ve cumhuriyetin ikinci yüzyılında markaların, değişen tüketici beklentileri ve pazar dinamikleriyle başa çıkabilmek için hangi stratejileri geliştirmeleri gerektiğini sorduk.

Bir ulusun temel hak ve özgürlüklerine dayalı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak düzenlenmiş bir ülkenin temel değerlerini ifade eden Cumhuriyet değerleri; modernleşme, eşitlik, özgürlük ve adalet gibi temel değerleri içinde barındırıyor. Toplumun kolektif kimliğini şekillendiren ve gelecek nesillere taşınan bu değerler Cumhuriyet’in parolası olarak bir asrı geride bıraktı.

100 yıl önce cumhuriyet ile birlikte markalaşma süreci ve iletişim stratejileri tarih boyunca büyük bir evrim geçirdi. Markalar, artık sadece ürün veya hizmet sağlayıcıları olarak değil, aynı zamanda toplumsal değişimin öncüleri olarak görülüyor. Sadece kâr amacı gütmeyen projelere destek olunması tüketicilerin markalara olan güvenini artırıyor. Bu güven, müşteri sadakatini artırarak markanın itibarını güçlendiriyor. Peki köklü markaların uzun vadeli başarısının sırları neler? Değişen tüketici beklentileri ve pazar dinamikleriyle başa çıkabilmek için markalar ne tür stratejiler geliştirmeli? Hill&Knowlton Strategies Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Hamit Güler ile bu sorulara yanıt aradık. 

Cumhuriyetimizin 100. yılına ulaşmanın ve Cumhuriyetimizin değerleri ışığında yeni bir yüzyıla başlamanın gururunu yaşıyoruz. 100 yıl öncesini düşündüğümüzde ise ne kadar büyük bir başarı olduğuna, o günlerden bugünlere geleceğin nasıl okunabildiğine büyük bir hayranlıkla ve de minnet duygusuyla tanık oluyoruz. İmkânların çok kısıtlı olduğu bir dönemde ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşları, Cumhuriyeti kurarken, sadece askeri bir zafer kazanmakla kalmıyorlardı. O günden belki bugünleri, 100 yıl sonrasını da düşünüyorlardı. Gelecek çağlarda dünyanın nasıl şekilleneceğini, Türkiye’nin bu dünyada nasıl bir yeri olabileceğini. Bu ülkenin insanına güvenerek bir yola çıkarken, bilimin, ilmin ve aklın yol göstericiliğini önemsediler. Tarihi olduğu kadar geleceği de çok iyi okuyabildiler.

Cumhuriyetimizin 100. yıl gururunu ve mutluluğu hep birlikte paylaşırken, bir yandan da hem ülkemizde hem de global çapta yepyeni bir dünyanın kurulduğuna da şahit oluyoruz. Teknolojik gelişmeler baş döndürücü şekilde yaşanıyor ve oyunun kuralları yeniden yazılıyor. 

Cumhuriyetimiz daha kurulurken çizilen bu aydınlık yol, Cumhuriyetimizin yeni yüz yılında da bizim yürüyeceğimiz yolu çok açık ve net şekilde göstermiyor mu? O günlerde nasıl bilim ve aklın ışığında dönüşen bir dünyada yepyeni bir ülkenin temelleri atılıyorsa, bugün de hedefimiz Türkiye’nin teknolojiyle birlikte dönüşen yeni dünya düzeninde öncü bir ülke olması. Modern muasır medeniyetlerde başı çekmesi. Bunun anahtarlarından birisi de teknolojiyi tüketmekten öte, üreten, geliştiren bir ülke olmamız.

Şu bir gerçek, bu yeni dünyada değişime öncü olan ve dönüşümlere hızla adapte olabilenler, eğitim başta olmak üzere fırsat eşitliğini sağlayabilenler kazanacak. Özellikle teknolojinin artık iş dünyasına egemen olduğu son 20 senede de bunu başarabilenler ayakta kaldı ve yükselebildi. İstisnasız her sektörde, dijitalleşmeyi müşterilerin değişen ihtiyaçlarını karşılamakla birleştirerek esnek çözümler üreten, veriyi doğru işleyen, farklılaştıran bir deneyim sağlayan ve güvenilir bir iş ortağı olduğunu gösteren şirketler, hep rekabette bir adım öne çıktı.

İçinde olduğumuz iletişim sektöründe de durum aynı. Dönüşümü ve dijitalleşmeyi DNA’sına kodlayan şirketler, hem kendini hem de topyekün iletişim sektörünü dönüştürüyorlar ve dönüştürecekler. Özellikle yapay zekanın ön ayak olacağı değişimleri bizim sektörümüzü etkilemeye devam edecek. Bunların heyecanını yaşarken ve kendimizi bu ezber bozan gelişmelere hazırlarken, yol göstericimiz her zaman Cumhuriyetimizin ışığı olmaya devam edecek.  Çünkü bu ışığın şimdiye kadar bize kazandırdıkların farkındayız ve kazandırabileceklerine inanıyoruz. Yaşasın Cumhuriyetimiz, nice 100 yıllara. 

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir