Evet, biliyorum geleneksel reklam verme yöntemleri giderek etkisini kaybediyor. Evet, biliyorum markalar kendilerini ifade etmekte ve günde ortalama
3000 pazarlama mesajını alan tüketicinin beyninde yer edinmekte zorlanıyorlar. Biliyorum, biliyorum... Ama burası Türkiye. Burada durum biraz daha farklı işliyor. Gelin biraz pazarın dinamiklerine biraz da rakamlara bakalım.
Tüm dünyada Instagram influencer pazarı 1 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu rakamın 2019’da 2 katına çıkması bekleniyor. Bu işin Instagram kısmı tabii ki. Twitter'ı, Facebook'u, LinkedIn'i derken 10 milyar doların üzerine çıkan bir pazardan söz ediyoruz aslında. Türkiye'de ise durum farklı. 2020 itibariyle influencer marketing’in Türkiye’de 100 milyon TL’lik bir pazar olacağı tahmin ediliyor.
Şimdi biraz da araştırmalara gözatalım. İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Güventürk Görgülü ve Pazarlama 3.0 editörü Turan Farajova, yürüttükleri “Sosyal Medya Fenomenleri Takipçilerinin Satın Alma Tercihlerini Etkiliyor Mu?” başlıklı araştırma sonuçlarına göre fenomenlerin tavsiyelerinden etkilenme oranı düşük olmakla birlikte katılımcıların yüzde 77.9’u, kendisi dışındaki bireylerin fenomenlerden etkilendiğini düşünüyor.
Benzer bir durum bizim sosyal medya anketimizde de gerçekleşti. Sonuçları hemen aşağıda.
İşin ilginci, yurtdışında yapılan araştırmalar, influencer'ların satın alım kararlarında çok daha etkili olduğunu söylüyor. Ancak Türk insanı için çok da geçerli değil bu. Çünkü biz samimiyiz, açıkgözlüyüz, hangi hamlenin ne için yapıldığını biliyor; işin içine markanın girdiğini ve reklam yapmaya çalıştığını hemen anlıyoruz. O yüzden de ortalama bir paylaşımda binlerce etkileşim alan influencer'lar, marka paylaşımlarında neredeyse hiç etkileşim alamıyorlar.
Markaların bu toplumu gözardı etmemesi gerekiyor. Bu toplum, aşağıya düşen eşyasını almak için elektrikli süpürgeyi aşağıya sarkıtan, mangal közünü alevlendirmek için drone kullanan bir toplum. Bu toplum samimi olan şey ile samimi olmayan bir şeyi ayırt etmesini çok biliyor.
https://www.youtube.com/watch?v=cBTXd5vLpHU
Zamanında "Fanta’ya “Sarı Kola” Diyen İnsana Storytelling Yapmak mı?" diye sormuş ve şöyle demiştim; "Bir pazarlamacının en büyük görevidir içinde bulunduğu toplumu anlayabilmek ve buna göre stratejiler üretebilmek. Çoğu zaman gerçek dünyayı kendi yaşadığımız dünya ile karıştırıyoruz; ondandır bu cümlelerim."