Trendlerin hızla değiştiği bu çağda, yapay zekâ uzun süredir trendlerin merkezinde yer alıyordu. Başlarda yapay zekânın varlığı bile başlı başına bir tartışma konusuyken bu ilgi kısa sürede büyük bir trende dönüştü. Yapay zekâ ile yazılan senaryolar, seslendirilen reklam filmleri derken tamamen yapay zekâ tarafından üretilen çalışmalar hayatımıza girdi. Pek çok marka da yapay zekânın bu popülerliğinden faydalanarak kendi yapay zekâ destekli reklam filmlerini oluşturdu.
Yeni trend: Yapay zekâ kullanılmayan projeler
Yapay zekâ hızla hayatımıza dahil olurken, bu yoğun ilginin etkisi uzun sürmedi. Özellikle izleyiciler, yapay zekâ ile oluşturulan projelere zamanla tepki göstermeye başladı. İlk başta etkileyici bulunan bu işler, giderek sığ ve ruhsuz olarak değerlendirildi. Tam da bu noktada yeni bir trend doğdu: Yapay zekâ kullanılmayan projeler.
Markaların her yıl hazırladığı yılbaşı kampanyalarında bu yıl Coca-Cola, tamamen yapay zekâ kullanılarak üretilen bir reklam filmiyle dikkat çekti. Kampanyayı markanın küresel pazarlama şefi Manolo Arroyo, süreci “geleceğin reklamcılığı” olarak tanımladı. Ancak sosyal medyada kullanıcılar, reklamın stil açısından tutarsız olduğunu ve karakterlerin yapay göründüğünü dile getirdi.
Porsche ise Coca-Cola’nın aksine, yapay zekâ projelerini durdurarak detaylarla dolu, tamamen insan yapımı bir yılbaşı reklamı hazırladı. Hızla özdeşleşmiş bir marka olan Porsche, bu reklam filminde yavaşlamanın önemine vurgu yaptı. Detaylarla örülü film, izleyicileri tekrar tekrar izlemeye ve her seferinde yeni ayrıntılar keşfetmeye davet etti. Reklam, izleyiciler tarafından hızla benimsendi ve marka, yapay zekâ kullanmayı tercih etmediği için yoğun övgü topladı.
Fransız süpermarket zinciri Intermarché de benzer şekilde, yapay zekâ kullanılmadan hazırlanan vejetaryen bir kurdun ana karakter olduğu "Unloved" isimli animasyon filmiyle beğeni kazandı. İki buçuk dakikalık animasyon kısa film, yalnızca Fransız izleyici kitlesiyle sınırlı kalmayarak Avrupa ve Amerika’da da yankı uyandırdı.
Tüm bu örnekler, reklam ve yaratıcı üretim dünyasında yeni bir sorgulamayı beraberinde getiriyor. Yapay zekâ, hız ve verimlilik açısından güçlü bir araç olmaya devam etse de izleyiciyle duygusal bağ kurma konusunda hâlâ insan dokunuşuna ihtiyaç duyuluyor. Görünen o ki markalar için asıl mesele, teknolojiyi kullanıp kullanmamak değil onu nerede durduracaklarını bilmekten geçiyor.