Öyle bir reklam düşünün ki, II. Dünya Savaşı’ndan sadece 15 yıl sonra, Adolf Hitler’le neredeyse özdeşleşmiş bir markanın ürününü Amerikalı tüketicilere satmayı başarsın. Volkswagen yeni modeli Beetle için, (Türkiye’de tosbağa olarak bilinen model) Doyle Dane Bernbach (DDB) reklam ajansıyla işbirliği yaptı. DDB’nin efsane sanat yönetmeni Helmut Krone ve reklam yazarı Julian Koenig tarafından hazırlanan "Küçük Düşün" isimli kampanya, 20. Yüzyıl’ın en iyi reklam kampanyası olarak tanımlanıyor.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra otomotiv endüstrisi tasarımlarını, Amerikalıların kaslı ve büyük araba takıntısına hitap edecek şekilde hazırlıyorlardı. Öte yandan Beetle ise küçük ve kompaktı; üstelik dönemin estetiğine uymuyordu. Böyle bir dönemde DDB, Beetle'ı radikal bir reklam kampanyasıyla tanıttı. Peki kampanyayı bu kadar radikal yapan neydi? Dönemin otomobil reklamları, tüketicileri bir ürünü satın almaya ikna etmek yerine, mümkün olduğunca fazla bilgi vermeye çalışıyordu. Tüketiciyi satın almaya ikna etme çabasına girmeyen otomobil reklamları biraz gerçeklerden uzak, fantezi üzerine kurulurdu. Beetle reklamları ise, son derecede basit ve minimal olarak tüketicilerin kendileriyle bağdaştırabileceği şekilde ürünün faydasını anlatıyordu. İlanların altında yer alan metinlerde marka, ürünün avantajlarına daha yalın ifadelerle dikkat çekti. Böylece Beetle kampanyası “Yaratıcı Devrim” olarak adlandırılan yeni bir pazarlama dalgasının başlangıcı oldu.
Otomobil sahipliğinin güç, prestij, lüks, zenginlik göstergesi sayıldığı bir dönemde, “Küçük Düşün” kampanyası, satışları artırmaktan ve ömür boyu marka sadakati oluşturmaktan çok daha fazlasını yaptı ve tüketiciye karşı dürüst oldu."Belki de küçük düşündüğümüz için çok büyüdük" sloganıyla lanse edilen kampanya kırk yıl sonra, Ad Age tarafından 20. yüzyılın en iyi reklam kampanyası olarak adlandırıldı.