Acilen metrobüse binmemiz gerekiyor

"Türkiye değişiyor. En büyük değişim de insanımızda oluyor. Tüm bunların ötesinde, bu tür davranışlar sonucunda veya esnasında elde edilen haksız kazancın gerçekten de “normal” olduğunu özümseyen, içselleştiren kitle artıyor."

2020’ler Türkiye’de yeni bir davranış alışkanlığının dijital olarak dışa vurumunu sağladı. İletişimciler için "önemsiz" ya da "gereksiz" diye es geçemeyeceğimiz bir dışa vurumdan bahsediyorum. Zira bu dışa vurumun odağında ben varım, biz varız, Türkiye var...

Evet, kimden veya kimlerden bahsettiğimi çok iyi biliyorsunuz. O yüzden doğrudan konuya gireceğim. 

Her şeyden önce bu insanlar, takipçilerinin bir yansıması. Onların isteklerinin, arzularının, hayallerinin dışa vurumu. Onların olmak istedikleri şey. 

Bu insanlar takipçilerinin, kendi iç dünyalarında hayal ettikleri şeyleri dışa yansıtabilme yeteneği olan insanlar. Farkında değiller ama çok yetenekliler...

Takipçileri de aynı maddi durumda olsa onlar da bu şekilde davranacak, yaşam sürecek. 

Buraya kadar bir sorun yok. Her kültürde vardır bu tür insanlar. 

Sorun şurada başlıyor: Bu insanların milyonlarca takipçisi var. Yani kısıtlı kitleler tarafından takip edilmiyorlar. Toplumun neredeyse tamamına sirayet etmiş durumdalar. 

Bu şekilde yaşam süren insanlar, o çok özlediğimiz 90’larda veya 80’lerde de vardı tabii ki. Her zaman da olacaklar.  Ancak hitap ettikleri kitlenin gücü bu kadar değildi. Daha mütevazı yaşam süren insanlar çoğunluktaydı. 

Demem o ki Türkiye değişiyor. En büyük değişim de insanımızda oluyor. Daha gösteriş meraklısı bir kitle doğuyor. 

Kolay yoldan para kazanma iştahı olan kitle artıyor. 

Devleti ve insanları dolandırma eğiliminde olan kitle artıyor. 

Dini ve milli hassasiyetleri kullanarak yaptığı hareketleri meşrulaştırmaya çalışan kitle artıyor. 

Tüm bunların ötesinde, bu tür davranışlar sonucunda veya esnasında elde edilen haksız kazancın gerçekten de "normal" olduğunu özümseyen, içselleştiren kitle artıyor. 

Bu kısa vadede anlaşılması zor bir değişim. 

Bu değişim sırtımızı batıya döndüğümüzün bir habercisi. 

Mütevazılığın, etik kuralların toplumun geneli tarafından unutuluyor olduğunun küçük bir ön gösterimi. 

Bu değişim bizi biz olmaktan koparan bir değişim. 

Bu değişimi en çok anlaması gereken kitle de biz iletişimciler. 

Ve üzülerek söylüyorum ki bizler toplumdan çok kopuğuz. 

Acilen bir metrobüse binmemiz gerekiyor…

Acilen bulunduğumuz plaza katından aşağıya inip bir yürüyüşe çıkmamız gerekiyor. 

Belki o zaman hayatı, insanları, yeni Türkiye'yi daha iyi anlayabiliriz.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir