Aristo İletişim Danışmanlığı Ajans Başkanı Çınar Ergin: " 2026, yapay zekâyı kullanma yılı değil; onu sezgi, etik ve yaratıcılıkla birleştirme yılı. Gerçek farkı yaratan da tam olarak bu olacak." Aristo İletişim Danışmanlığı Ajans Başkanı Çınar Ergin ile geride bıraktığımız yılı, 2026 yılına dair öngörülerini ve gelecek planlarını konuştuk.
2026, yapay zekâyı kullanma yılı değil; onu sezgi, etik ve yaratıcılıkla birleştirme yılı
2025, iletişimin frekansının değiştiği bir yıl oldu. Bir yanda yapay zekânın hızlandırdığı içerik döngüsü; diğer yanda kitlelerin değişen algısı… Tüm bu dinamikler iletişimin görünmeyen katmanlarını yeniden düzenledi. Biz iletişimciler için bu yıl, duyduğumuz sesi bir kez daha ayarlamak, anlatıyı yeni bir frekansta kurmak ve anlamı gürültünün içinden çekip çıkarabilmekle geçti.
Aristo olarak bu döneme büyük adımlarla değil, doğru okuma ve hızlı uyum refleksiyle yaklaştık. Yapay zekâ, GEO ve veri odaklı ölçümleme gibi alanlardaki gelişmeleri yakından takip ederek süreçlerimize ihtiyaca göre dahil ettik. Teknolojinin sağladığı bu hızın yanında iletişimin özündeki “insani tonu” korumaya özellikle dikkat ettik. Çünkü iletişimde anlamı hâlâ sezgi, duygu ve bağ kurma gücü belirliyor.
Bu yılın en besleyici taraflarından biri ise PRGN’deki uluslararası temaslarımızın derinleşmesi oldu. Yaklaşık 10 yıldır üyesi olduğumuz bu global ağ, sadece iş birliği imkânı değil, aynı zamanda dünyanın dört bir yanında iletişimin nasıl evrildiğini izleyebildiğimiz bir laboratuvar niteliğinde. Meksika ve Kenya’daki toplantılarda yapay zekânın iletişimdeki yeni rolünden topluluk temelli medya dinamiklerine kadar pek çok konuyu farklı kültürlerden iletişim profesyonelleriyle tartışmak, bize hem stratejik hem zihinsel anlamda ciddi bir perspektif kazandırdı.
Bu yıl Kenya’da düzenlenen PRGN Best Practice Awards’ta 7 ödül alarak network’te “Yılın en çok ödül alan ajansı” seçildik. Bizim için bu sonuç yaptığımız işin global sahnede nasıl karşılık bulduğunu gösteren kıymetli bir geri bildirim oldu.
2026’da iletişim ekipleri için kriz yönetimi kadar kritik bir başlık prebunking olacak
Yapay zekâ artık iş süreçlerini kolaylaştıran bir araç değil; karar alma, içgörü çıkarma ve riski öngörme süreçlerinde birlikte çalıştığımız ikinci bir akla dönüşüyor. Bu nedenle iletişimin yeni modeli, insan sezgisiyle yapay zekâ analitiğini birleştiren hibrit bir yaklaşım olacak. 2026, yapay zekâyı kullanma yılı değil; onu sezgi, etik ve yaratıcılıkla birleştirme yılı. Gerçek farkı yaratan da tam olarak bu olacak.
Dijital görünürlük alanında paradigma tamamen değişiyor. Artık mesele yalnızca arama motorlarında yer almak değil; Generative Engine Optimization (GEO) yaklaşımıyla yapay zekâ destekli dijital asistanlara markaların kim olduğunu, neyi savunduğunu ve neden güvenilir olduğunu öğretmek. İtibar artık insan anlatısıyla yapay zekânın öğrendikleri arasında kurulan dengede şekillenecek.
Medya ekosistemi de hızla dönüşüyor. Uluslararası araştırmalar, genç kitlelerde güvenin büyük mecralardan mikro topluluklara, bağımsız içerik üreticilerine ve niş platformlara kaydığını gösteriyor. 2026’da görünürlük büyük kitlelerden değil, küçük ama yüksek güvenli topluluklardan gelecek. Bu kayma, markalar için hem yönetilmesi gereken bir risk hem de doğru stratejiyle büyük bir fırsat alanı.
2026’da iletişim ekipleri için kriz yönetimi kadar kritik bir başlık prebunking olacak. Yapay zekâ destekli dezenformasyonun hızlandığı bir dönemde, yanlış bilgi ortaya çıktıktan sonra düzeltmek artık yeterli değil. Prebunking; yani bilgi kirliliği oluşmadan önce riskli anlatıları öngörüp toplumu doğru çerçeveyle buluşturmak, iletişim süreçlerinin önemli bir parçası hâline gelecek. Bu yaklaşım yalnızca yanlış bilgiyi önlemek için değil, markaların güveni proaktif biçimde koruyup güçlendirmesi için de kritik. Çünkü tüm taktikler değişse de iletişimin merkezinde değişmeyen tek şey güven olacak.
Aristo olarak stratejimiz bu tablonun bütünüyle uyumlu: teknolojiyi yakından izlemek, doğru noktalarda süreçlerimize entegre etmek ve insan sezgisini, yaratıcılığını ve bağ kurma gücünü merkeze koymak. 2026 aynı zamanda bizim için güçlü bir uluslararası paylaşım yılı. PRGN toplantılarını ilk kez İstanbul’da düzenleyerek dünyanın dört bir yanından iletişim profesyonellerini burada ağırlayacağız; böylece hem global ağımızı derinleştirecek hem de Türkiye’nin iletişim deneyimini uluslararası sahneye taşıyacağız.