Levent Özbilgin: 2024, yapay zekâda olgunlaşma dönemini başlatacak

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin ile Microsoft'un yapay zekâ temelli Copilot for 365 uygulamasını, yapay zekâ yatırımlarını ve gelecek dönem hedef ve stratejilerini konuştuk.

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin, “Microsoft çatısı altında yapay zekânın regülasyonu, geliştirilme ilkeleri ve çıktıların filtrelenmesi gibi konular üzerinde hassasiyetle çalışıldığını görmek, teknolojinin geleceğine güvenle bakmamızı kolaylaştırıyor.” diyor. Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin ile Microsoft'un  yapay zekâ temelli Copilot for 365 uygulamasını,  yapay zekâ yatırımlarını ve gelecek dönem hedef ve stratejilerini konuştuk.

Tüm Türkiye’yi derinden yaralayan depremlerin ardından seçim gündemi ve ekonomik kriz gibi pek çok sıkıntının yaşandığı 2023 yılını nasıl geçirdiniz?
2023 maalesef hepimizi derinden üzen deprem felaketiyle başladı ve biz de Microsoft Türkiye ofisi olarak bu dönemde hem bireysel hem de kurumsal olarak enerjimizi bölgeye destek olmaya kanalize ettik. 2023 aynı zamanda Microsoft Türkiye’nin faaliyete geçişinin 30. yılıydı. Teknoloji ekosisteminde yapay zekânın başrolü üstlendiği, Microsoft Copilot’u tanıttığımız bu sene bizim için oldukça yoğun geçti. 

Yapay zekâ aslında bizim gündemimize yeni giren bir konu değil; özellikle 2019’dan bu yana bu alanda çok ciddi yatırımlarımız var. ChatGPT 2022’nin Kasım ayında duyuruldu ancak Microsoft zaten 4 senedir OpenAI ile iş birliği içindeydi. 2015-2019 yılları arasında imaj ve dil yaratabilmek için öğrenme algoritmasını geliştirmeye odaklanan OpenAI, bu süreçte çok yüksek ölçekte makine gücüne ihtiyaç duyunca biz Microsoft olarak 2019 yılında Azure’u OpenAI şirketinin kullanımına açtık ve 1 Milyar Dolar tutarında da yatırım yaptık. Bugün artık yapay zekâyı kullanmadığımız bir alan neredeyse kalmadı desek yeridir. Az önce bahsettiğimiz OpenAI yatırımının ardından başlayan süreçte ekiplerimiz ChatGPT ile Microsoft ürünlerini birbirine entegre etmek için çok yoğun bir şekilde çalıştı. ChatGPT Azure üzerinde geliştirilir ve Azure’un bazı olanaklarından faydalanır hale getirilirken Azure da ChatGPT’ye uyarlandı. Bu süreçte benzersiz bir entegrasyon çalışmasına imza attık. Dolayısıyla buradaki fırsatlardan yararlanmak isteyenler için Microsoft’tan daha doğru bir iş ortağı düşünemiyorum. OpenAI ile birinci amacımız, hangi sektörde olursa olsun herkesin daha verimli çalışmasını sağlamak. 

Geçtiğimiz Aralık ayında Microsoft’un yapay zekâ temelli “Copilot for 365” uygulamalarını sundunuz. Copilot for 365 şirketlere ne gibi avantajlar sunuyor? 
Copilot for 365 ile işin yük & angarya olarak gördüğümüz kısmını otomasyona çözdürmeyi ve çalışanların gerçekten katma değer yaratılan alanlara daha fazla yoğunlaşabilmesini sağlamayı hedefliyoruz. Hemen her ürünümüz Microsoft  365 Copilot teknolojisi sayesinde birçok avantaj sunuyor. Yeni nesil bir yapay zekâ asistanı gibi çalışan Microsoft 365 Copilot, sadece Microsoft uygulamalarıyla ChatGPT’nin entegrasyonunu sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda bu yapının tam ortasında hem bilgi işleme hem de orkestrasyon görevini üstleniyor. Bu uygulama sayesinde Power Point’i Word’e; Word’ü Power Point’e çevirebiliyor; bir basın bültenini sunum formatında görmeyi talep edebiliyor ya da herhangi bir doküman üzerinden swot analizi yapılmasını isteyebiliyorsunuz. Hatta giremediğiniz bir toplantının ardından toplantıda kimlerin nelerden bahsettiğini meeting recap olarak görebiliyorsunuz. Bizim ekosistemimizde çok önemli bir yeri olan start-up’lar ChatGPT’nin hem modelini, hem yaklaşımını alıp, bunun üzerine kendi uzmanlıklarını ekleyerek onu bir çözüme dönüştürebiliyorlar. 

Copilot'un iş dünyasına ve şirketlerin günlük iş süreçlerine etkilerini daha detaylı bir şekilde anlatabilir misiniz? Özellikle, kullanıcıların geri bildirimlerinden edinilen deneyimleri paylaşabilir misiniz? 
Müşterilerimizden Arçelik ve Enerjisa Üretim, global çapta Copilot’u deneyimleyen ilk 600 şirket arasında yer aldılar. Geçtiğimiz ay düzenlediğimiz Copilot lansmanında Müşteri Deneyimi Paneli’mize katılarak bizimle deneyimlerini paylaştılar. Enerjisa Üretim yöneticileri Copilot’tan yüksek verim alarak ciddi bir üretkenlik sağladıklarını; iş yerinde herkesin birbiriyle deneyimlerini paylaşmaya başladığını ve altı ayda olgunluk seviyesine ulaştıklarını belirttiler. Aynı zamanda Copilot üzerinde kendi verileriyle çalıştıkları için halüsinasyon sorununu da ortadan kaldırdıklarını ifade ettiler.

Arçelik ise Copilot ile zaman kazanmaya başladığına; yapay zekânın verimliliği artırarak katma değeri yüksek işlere odaklanmaya imkân verdiğine dikkat çekti. Öte yandan Arçelik’in üretken yapay zekâ projelerinden Arçelik’s Developers AI Platform sayesinde developer verimliliğinin yüzde 25 oranında arttığını da sözlerine eklediler. Ürünlerini dünyanın dört bir yanına satan bir şirket olan Arçelik, ürün kullanım kılavuzlarını 50’den fazla dile çevirmek için de Copilot’tan faydalanıyor.

Microsoft'un yapay zekâ temelli teknolojilere yaptığı yıllık Ar-Ge yatırımları özellikle hangi alanlara odaklanıyor?
Microsoft yapay zekâ temelli teknolojilere yılda 27 milyar dolar Ar-Ge yatırımı yapıyor; bu çok ciddi bir bütçe. Yapay zekâ konusunda en önem verilen nokta ise güven ve sorumluluk. Öncelikle yapay zekâ ve bulut arasındaki ilişkinin anlaşılması gerekiyor. Bulut dediğimiz aslında gezegen çapında çalışan bir süper bilgisayar. Dünyadaki en büyük bulut bilişim kapasitesine sahip şirket de Microsoft. Yapay zekâ bugün yapabildiklerini bulut bilişimin ölçeği sayesinde yapabiliyor. LLM (Large Language Models) dediğimiz büyük dil modellerinin gerçek zamanda hesapladığı parametre sayısı trilyonları aşmış durumda. Bu kapasite sadece bulut üzerinde mevcut olduğu için, bulutsuz bir yapay zekâ yetkinliği düşünmemiz mümkün değil. Bir de işin sorumluluk boyutu var ki bunu çok ciddiye alıyoruz. Yapay zekânın işlediği veriyle ne yaptığımızı açıklamak, şeffaf bir anlayışla hesap vermek zorundayız. Microsoft bünyesinde 350 kişilik bir ekip sadece responsible AI dediğimiz sorumlu yapay zekâ & etik yapay zekâ üzerine çalışıyor. Ne mutlu bize ki bu ekibin başında da bir Türk olan Ece Kamar var. Microsoft çatısı altında yapay zekânın regülasyonu, geliştirilme ilkeleri ve çıktıların filtrelenmesi gibi konular üzerinde hassasiyetle çalışıldığını görmek, teknolojinin geleceğine güvenle bakmamızı kolaylaştırıyor.

Microsoft'un OpenAI ile iş birliği yapması, ChatGPT ve daha geniş yapay zekâ projeleri için nasıl bir katkı sağladı? Bu işbirliği gelecekte hangi inovasyonlara öncülük edecek?
Microsoft 365 Copilot sayesinde son derece tatmin edici çıktılar elde etmeye başladığımızı söyleyebiliriz. Github Copilot ile yeni kodların yüzde 46’sı yapay zekâ ile yazılıyor; yazılımcı üretkenliği yüzde 55 oranında artıyor ve yazılımcıların yüzde 75’i daha tatmin edici işlere odaklanabiliyor. 6-7 sene öncesine kadar doğal dili alıp görsele çevirme ya da uzun bir makaleyi özetleme konusunda çok zorlanıyorduk. Bugün ise yapay zekâ insandan aldığı geribildirim ile ilerleyebildiği gibi aynı zamanda sıfırdan içerik üretebilir hale gelmiş durumda; buna da generative AI, yani yaratıcı yapay zekâ diyoruz. 2024 yılı da yapay zekânın alt segmentleri diyebileceğimiz bu tür teknolojilerin evrimine ve gelişimine şahitlik edeceğimiz, yine çok sayıda yeniliğe gebe bir yıl olacak.

Türkiye'deki şirketlerin yapay zekâ alanında daha etkin bir varlık göstermeleri için hangi trendlere odaklanmaları gerekiyor?
Öncelikle şirketlerin yapay zekâ temelli teknolojileri denemekten korkmamaları gerektiğini söyleyerek başlamak isterim. Trendler çok hızlı bir şekilde değişirken geleneksel iş modellerinin dışına çıkmamayı seçmek de riskli bir tercihe dönüşüyor. Önümüzdeki dönemde yapay zekâ kullanımı konusunda çekimser kalan işletmelerin rekabet avantajını kaybedeceği şüphesiz; dolayısıyla bu alanda hem dijital altyapılarını güçlendirmeye hem de çalışanlarının yetkinliklerini artırmaya yönelik yatırımlar yapmaları akıllıca olacaktır. Bir de satın aldığınız teknolojiyle kendi teknolojinizi yaratma konusu var ki bu bizim Türkiye’de şirket kültürü olarak yaygınlaştırmaya çalıştığımız bir olgu. 

Son dönemde Setur, kendi Copilot’unu yaratarak bunun en güzel örneklerinden birine imza attı. Setur’un yarattığı seyahat chatbot’u sayesinde bugün örneğin Antalya’da, çocuklarına da hitap edecek bir otelde tatil yapmak isteyen bir kişi aklına takılan tüm soruları bu yapay zekâ destekli chatbot’a sorarak hayalindeki tatil planını kendi kendine şekillendirebiliyor.

Yenilikçi ürün ve hizmetlerinizle ilgili olarak gelecek dönem hedef ve stratejileriniz neler olacak?
2024 yılında teknoloji ekosisteminin güven konusundaki çalışmalara ağırlık vereceğini düşünüyorum. Yapay zekâ denilince de akla gelen ilk kavram güven. Dolayısıyla yapay zekânın uygulama sahasının genişletilmesi için her şeyden önce güven ortamının yaratılması gerekiyor. Biz de teknoloji güvenle çalışır diyoruz. Bugün insanların, kamunun ve kurumların, neye göre çalıştığını bilmediğimiz yapay zekâ algoritmalarına güvenmesi bekleniyor. Bu noktada Microsoft olarak bizim sunduğumuz en büyük katma değer kullanıcıya güven sağlamak. Yapay zekânın hangi endüstrilerde, hangi teknolojiler üzerinde kullanılabileceği üzerine çalışırken, kullanıcının verisini koruyan, kullanıcıya hesap verebilen, şeffaf bir model oluşturmaya gayret ediyoruz. Etik de bu güven olgusunun büyük bir parçası. Microsoft'un bugün yapay zekâ etiği üzerine çalıştırdığı 350 kişi var demiştik; bu ekip sadece Microsoft'un OpenAI ile birlikte oluşturduğu modelin etik değerlerini analiz etmeye ve iyileştirmeye odaklanmış durumda. 2024 yılının yapay zekâda olgunlaşma dönemini başlatacağını öngörüyoruz. Yapay zekâ gibi çığır açan bir teknolojiniin gündelik hayatımıza girmesi doğal olarak herkeste büyük bir heyecan yarattı ancak teknoloji üreticisi olarak bugün bizim gündemimizde yapay zekâ teknolojilerinin etik ve sorumlu bir şekilde geliştirilmeye devam edilmesi konusu var. Yapay zekâda olgunlaşma derken bundan bahsediyoruz. 

Bu dönemde yapay zekâ teknolojileri kadar önem verdiğimiz bir diğer gündem başlığımız da hibrit bulutun yaygınlaştırılması. Bu alanda geçtiğimiz ay yeni bir ortaklığımızı da kamuoyuna duyurduk. SabancıDx ile iş birliği içinde ülkemizin bulut teknolojileri alanındaki gücüne katkı sağlamak amacıyla stratejik iş birliği anlaşmasına imza attık. Anlaşma kapsamında müşterilerimizin hem yerel hem de global ihtiyaçlarına uygun hibrit bulut çözümleri sunacağız. Aynı zamanda Türkiye’de açacağımız Mükemmeliyet Merkezi (CoE) ile hibrit bulut ve yapay zekâ yetkinliklerini Türkiye’deki ekosistem ile buluşturmayı hedefliyoruz. 

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir