Türkiye Ekonomisinde 2019 Beklentileri

Bir ay sonra 2018 yılını geride bırakacağız. Türkiye'nin ithalatla büyüme stratejisi, 2018 yılında dövizde yaşanan büyük yükseliş sonucunda üretici ve tüketicileri ciddi biçimde düşündürüyor. İthalat yapan işletmeler ürünlerine iç pazarda alıcı bulmakta zorlanırken aynı zamanda yurtdışından ürün ithalatı yapmakta zorlanıyorlar. Tüketici de paranın satın alma gücünün azalması ile birlikte harcamalarında kısıtlamaya gidiyor.

Dolaşımda bulunan para miktarıyla, malların ve satın alınabilir hizmetlerin toplamı arasındaki açığın büyümesi nedeniyle ortaya çıkan enflasyon ise Kasım 2018'de %25.24 olarak gerçekleşti ve son yıllardaki en büyük yükseliş yaşandı.

Üretim için gerekli olan enerji kaynaklarına yapılan zamlar zincirleme bir reaksiyon halinde herkesi etkilemiş görünüyor. Elektrik ve doğalgaza yapılan zam, üretim maliyetlerini artırıyor. Bu da ürün tedarik zincirindeki tüm paydaşlarda maliyet artışına ve nihayetinde tüketicinin ürünü rafta gördüğü perakende fiyata yansıyor. Bu yıl içinde enerji kaynaklarına yapılan zam %82.87 olarak gerçekleşti.

Özel işletmelerin borçlanarak büyümeye gitmesi ve bu borçlanmayı dış kaynakları kullanarak gerçekleştirmesi, döviz kurundaki artışla birlikte bu işletmeleri önemli bir borç ile baş başa bıraktı. 2019 yılında döviz borcu olan işletmelerin sıkıntı yaşayacağı öngörülüyor.

Piyasaların canlandırılması ve perakende sektöründe satışların devam edebilmesi amacıyla hükümet tarafından hayata geçirilen "Enflasyonla Topyekün Mücadele Kampanyası" 10 Aralık 2018 tarihinde sona erecek. 3 ay süren bu kampanyada belirli ürün gruplarında işletmelerden en az %10 oranında indirim yapmaları istenmişti.

GSMH'si 10.000 Amerikan Dolarının üstünde seyreden Türkiye ekonomisi, 2018 sonunda bu rakamın altına düşme tehlikesi ile karşıya karşıya bulunuyor. Bazı ekonomi uzmanları, bir ekonominin belirli bir kişi başına gelir seviyesine ulaştıktan sonra ileri gidemeyip aynı seviyede sıkışıp kalması hâli olarak tanımlanan "orta gelir tuzağına" yakalandığımızı belirtiyorlar.

Türkiye, büyümesini sürekli olarak gerçekleştirirken, ilk kez 2019 yılında büyümesini sürdürememe tehlikesi ile karşı karşıya kalabilir. Türkiye ekonomik büyümesini gerçekleştiremezse, en kötü ekonomik durumlardan biri olarak görülen stagflasyonu yaşayabilir. Stagflasyon, resesyon ile enflasyonun aynı anda görüldüğü durumdur. Bu durumda ekonomideki işsizlik oranı artarken fiyatlar da hızla yükselir.

Ekonomistlerin tahminlerine göre 2019 yılında iç talep düşecek, ihracat artacak. İhracatın artması, iç talebi karşılamak için ithal edilen malların dış pazarlara satılması şeklinde ortaya çıkacak. Dövizin yükselişi ile birlikte Türkiye'ye gelecek yabancı turist sayısında artış yaşanması bekleniyor.

2019 yılında Türkiye, maddi olarak dış kaynak bulmakta zorlanabilir. Avrupa Birliği ve Birleşik Krallık arasında uygulanacak "Brexit" kararı onların da ekonomik sıkılaşmaya gitmesine neden olabilir. Bu doğrultuda, en önemli ihracat pazarlarımızdan biri olan AB ülkelerine ihracatta azalma yaşanabilir. İşletmelerimizin döviz gelirleri azalabilir.

Türkiye 2019'a, 2018'den alacağı kötü ekonomik mirasın gölgesinde girmeye hazırlanıyor. Türkiye'nin ekonomik rahatlamasının reçetesi olarak yapısal reformlara sıklıkla vurgu yapılıyor. Hukuk, eğitim ve ekonomi alanında reformlar, merkez bankası bağımsızlığı, sosyal güvenlik reformu ve bütçenin sağlıklı hale getirilmesi için atılacak adımlar reformları başarıya taşıyabilir.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir