fatmanur-erdogan-0017Her 5 CEO’dan 1’inin psikopat olduğunu söylesem ne düşünürsünüz?

ABD’de yapılan bir araştırmanın sonucu böyle çıkıyor.

Psikopat kelimesini pek kullanırız da ne olduğunu bilerek kullanmama ihtimalini göz önünde tutarak, şöyle bir açıklama getirebiliriz.

Psikopati, psikiyatride empati ve vicdan eksikliği ile karakterize olan bir kişilik bozukluğu olarak tanımlanır.

Psikopatik bireylerin beyinlerindeki empati merkezi çalışmaz—yani duyguları yoktur ve sevme yeteneklerinden yoksundurlar. Insanlarla bağ kuramadıkları gibi insan ilişkileri sadece “fayda” üzerine kuruludur; fayda sağlayamayacaklarını anladıklarında kurbanlarını duygusuzca terk ederler. Karşılarındaki kişinin duygularını hissediyormuş gibi gösteren mimik ve ifadeler kullanmakta çok başarılıdırlar. Manipülasyon yetenekleri kuvvetlidir. Insanları yönetmek, etkilemek ve güçlerini kendi çıkarları için duygusuzca kullanmayı öğrenmişlerdir. Suçluluk duyguları yoktur.

Araştırmayı yapan psikolog Nathan Brooks “Psikopatlar, sorunları çözmek yerine kişileri birbirlerini düşürerek idareyi çok iyi becerirler” diyor.

CEO’ların %21’i bu durumdaysa, organizasyonların psikolojisi de şüphesiz etkilenecektir.

Tabii, yönetsel sorunlar da artacaktır. İletişim de darbe alacak demektir.

Pozitif Psikoloji’nin Faydası

Pozitif Psikoloji insanların yaşam kalitesini artırmayı amaçlayan bir bilim dalı. Psikolojik danışmanlığın bir alt kolu.

Şirketlerin ana amacının kar elde etmek olduğunu savunan yönetim anlayışlarının yok olmasının üzerinden bir 20 yıl geçti ama bunun ne anlama gelmiş olabileceğini özümsememiz biraz uzun çektiğinden, yeni yeni, adımlarımızı değiştirmeye başladık.

Değişen anlayışlar, çalışanı ve toplumu da düşünerek hareket eden şirketleri zorunlu tutuyor.

Pozitif Psikoloji, iş yerindeki iletişimimizi ve markaların müşterileri ve toplumla olan iletişimini “yaşam kalitesini” odağına alarak değiştiriyor.

Mutluluk Oyunu

Mutlu çalışanların olmasını amaç edinen şirketler, iyi niyetle harekete başladılarsa da mutlu çalışan yaratmayı, sosyal aktivite yapmaktan, videolar çekip yayınlamaktan ibaret görünce, tabii sorunlar eskisinden de yükselmeye başladı.

Mutluluk, pozitif psikolojinin bir çalışma alanı.

Araştırmalar da mutlu insanların daha verimli, daha sağlıklı, daha iyi ilişkiler içinde olduklarını, daha uzun yaşadıklarını ve daha başarılı kişiler olduğunu gösteriyor.

Mutlu insan, üretken insandır aynı zamanda. Üretmesi engellenen insanların mutlu olmasından ya da mental sağlıklarının yerinde olmasından bahsedemeyiz. Yeteneklerinin nerede olduğunu bilmeyen, biliyorsa kullanamayanların, mutlu olmasını pek beklemeyiz.

Mutluluğa dair bilimsel bir tanımı ve doğru bir ölçüm anlayışı olmayan şirketlerin mutluluğu hedeflemesi ne derece doğru olabilir?

Pozitif Psikoloji, insanı mutlu olmaya zorlamaz. Negatif duyguları dışlamaz.

Pozitif psikoloji, insanın mutlu olmayı öğrenebileceğini, yaşam kalitesini artırabilmesi için kişinin hangi alanlarda nasıl hareket etmesinin kendine fayda sağlayabileceğini bilimsel olarak inceler.  Bu da kişiye hayatta karşılaşabileceği zorluklarla başa çıkabilme gücü kazandırırken, daha iyi bir yaşamın da kilidini açar.

Ne yapmalı?

Kurumlarda toksik yapıya sahip olanlar sadece üst yönetimler değil elbette. Her kademede toksik insanı bulmak mümkün. Ancak, toksik sistemlerin toksik bireyler üreteceğini de unutmamak gerekir.

Eğer bulunduğunuz yer toksik ise, kendinizi bu ortamdan hızlı bir şekilde çıkarmanız, akıl ve ruh sağlığınız açısından faydalı olacaktır. Böyle bir lüksüm yok diyorsanız, o zaman, psikolojik açıdan güçlenmenizi sağlayacak eğitimleri ve deneyimleri edinmeniz yararınıza olacaktır.

Geçmişte yapılan çalışmalar çoğunlukla, kişinin becerilerinin artırılmasına odaklanırken, günümüzde bir takım çalışmalar, psikolojik dayanıklılığı güçlendirmenin yönteminin kişinin çevresini değiştirmesi olduğunu, yani kırılmaların yaşanmasının kişide olan bir beceri eksikliği dolayısıyla oluşmadığını ortaya koyuyor.

İletişim Uzmanlarına Notlar

Psikopat bir CEO, yönetim ekibi ya da çalışan profili ile çalışıyorsanız, utanma duygularının olmadığını bilmeniz iyi olur. Kendileri dışında kimseyi umursamazlar. Sorunları kapalı kapıların ardından gizemli bir şekilde çözüyormuş gibi davranırlar. Sorunları yaşayanları yan yana getirmeden yönetmeyi tercih eden anlayışların daha fazla sorun yaratacağını söyleyebiliriz. Sorunu yaşayanların yan yana getirilmeden (constructive confrontation) sorunların çözülmesini beklemek iyi bir yaklaşım olmayacağı gibi, bu konuda değişmemekte ısrar eden bir yönetim ekibiniz varsa, psikopatlarla çalışıyor olabileceğinizi göz ardı etmeyin. Değişim yaratabilecek otoriteniz varsa, deneyin, yoksa, arkanıza bakmadan kaçın derim.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir