İsmail Hakkı Polat İle Yeni Medya

Bu hafta Cumartesi Kahvesi’nde Yeni Medya denince akla gelen ilk isim olan İsmail Hakkı Polat ile birlikteyiz. 1989 ODTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği mezunu İsmail Hakkı Polat, 1989-2004 yılları arasında sırasıyla Siemens, Nortel-Netaş, Ericsson ve Turkcell gibi telekomünikasyon firmalarında mühendis ve yönetici olarak çalıştı.

2004 yılından bu yana ise Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Öğretim Görevlisi olarak “Yeni Medya” dersi veren Polat, Türkiye’nin ilk ve tek Yeni Medya Bölümü’nün kuruluş çalışmalarında da rol almıştır. Bugün de kendisiyle Yeni Medya Düzensizliği’nden, Markaların Yeni Medya Stratejileri’ne ve  Kapak Olsun TV’ye kadar pek çok konu hakkında konuştuk.

‘’Yeni medya düzeni diye bir şey yoktur. Yeni medya gücünü kaostan, düzensizlikten alır.’’

''Yeni Medya düzeni, geleneksel medyanın ürettiği bir kavram. Benim tepkim tamamen buna. Yeni medya düzeni diye bir şey olamaz. Çünkü yeni medya, yayıncılık insiyatifinin medyadan yani bildiğimiz geleneksel, kitlesel medyadan gazetelerden, televizyonlardan bireylere geçmesi demektir. Düzen lafı nereden geliyor derseniz, radyo ve TV’nin mevcut sahipleri olan medya devleri şöyle düşünüyor ; biz gazetelerimizi ve televizyonumuzu tablete, internete, telefonlara taşırsak biz bu yeni medyanın düzenini oluşturur ve yine imparatoru oluruz. Düzen kelimesi tamamen buradan kaynaklanıyor.

Yeni Medya düzeni, geleneksel medyanın ürettiği bir kavram. Benim tepkim tamamen buna. Yeni medya düzeni diye bir şey olamaz. Çünkü yeni medya, yayıncılık insiyatifinin medyadan yani bildiğimiz geleneksel, kitlesel medyadan gazetelerden, televizyonlardan bireylere geçmesi demektir. Düzen lafı nereden geliyor derseniz, radyo ve TV’nin mevcut sahipleri olan medya devleri şöyle düşünüyor ; biz gazetelerimizi ve televizyonumuzu tablete, internete, telefonlara taşırsak biz bu yeni medyanın düzenini oluşturur ve yine imparatoru oluruz. Düzen kelimesi tamamen buradan kaynaklanıyor.

Halbuki bu durum geçti, çünkü artık web siteleri, bloglar, wikiler, sosyal medya platformları veya mobil uygulamalar gibi yeni araçlar var. Ve insanlar artık geleneksel medyanın dayattığı gündemi almak yerine, kendi yerel, kişisel gündemleri ile birlikte bunu değerlendirmek istiyor. Dolayısıyla zaten herkesin yayıncı olduğu, geleneksel medya veya başkalarından gelen içeriğin üretildiği, türetildiği ve yeniden yapılandırılıp tüketildiği bir ortam var. Bu da geleneksel yayıncılık dünyasına bir sürü kaos ve düzensizlik getiriyor.''

‘’Yeni medya ile düzen sözcüğünü yan yana kullanmak bu işi hafife almaktan ve çok yanlış anlamaktan başka bir şey değildir.’’

'' Şu anda bizim bildiğimiz internet ve sosyal ağlar, yeni medya dediğimiz şeyin çok az bir bölümünü oluşturuyor. Onlar sadece geleneksel medyanın bir dönüşüm projesi. Geleneksel ya da yeni medya diye kavramlar yok, sadece bir medya var ve o da bu bahsedilen yeni yöne doğru kayıyor diye demeçler veriliyor. Eğer bu söylenen bu kadar basit olsaydı, medya bu tarafa doğru geçer ve aynı paraları kazanmaya devam ederdi. Niye sıkıntı çekiliyor o halde ? Neden hala geleneksel tarafta kalmakta diretiliyor ?

Tabi bir de artık geleneksel medya üzerinden kendini tanıtan marka ve kurumlar yavaş yavaş kendi yayıncılıklarını yapmaya başlıyor. Bu da geleneksel medyanın reklam gibi iş modellerini, gelir kaynaklarını da tarumar ediyor. Ancak onlar hala bunu bir düzen gibi görmeye devam ederek  algıda yanılıyorlar ve o yüzden bu sıkıntıları çekiyorlar.''

Ogün : Yeni medya markalar için önemli bir fırsat fakat bu düzensizlik aynı zamanda da bir tehdit. Bu ortamda markalar yeni medyada kendilerini nasıl konumlandırmalı ?

branding-logo-600x339 (1)''Markalar için tüketiciyle, müşteriyle yeni bir iletişim dönemi başladı. Bunu iyi algılayan markalar geleneksel medya ile birlikte bu yeni medyalarda da deneysel çalışmalar yapmaya, oradan kendi müşterileriyle iletişmeye başladılar. Tabi bu markalar için hali hazırda kurdukları düzende daha steril daha kontrollü bir kitlesel akış üzerinden giderken, birden tüketiciyle doğrudan doğruya karşı karşıya kalma durumuyla yüz yüze geldiler. Bu da onlarda bir hezeyan yarattı ve ne oluyoruz demeye başladılar. Dolayısıyla bu belirsiz ve yeni durum aslında bir fırsat, bundan kendilerine değer yaratan markalar zaten bu işin meyvelerini yemeye başlıyorlar. Hepsi bu yeni medya formatlarını kullanarak bu ortam üzerinde kendi varlıklarını yeniden yapılandırmaya başladılar. Bu yeniden yapılandırma da bir kaos ortamına neden oluyor mutlaka. İşte bu kaos ortamını iyi bertaraf eden markaların, diğerlerine göre avantaj yakaladıklarını görüyoruz.

Örneğin, Facebook’un yeni mobil reklam uygulamasını ilk keşfedenler çok ucuza müthiş geri dönüşler alıyorlar müşterilerinden. Bunları ilk keşfedenler, deneysel olarak doğru oturtanlar, oranın ruhunu doğru anlayanlar çok kazançlı çıkacaklar. Öbürleri de diğer taraflara para savuracaklar. Reyting ve tiraj gibi tüketici etkisinin tam anlamıyla ölçülemediği mecralarda para kaybetmeye devam edecekler.''

Ogün : Markalar eskisi gibi sadece ürün ve servis üreterek kazanamayacaklarını anladılar. Bu sebeple tüketicilere yaşattıkları deneyimi öne çıkaran pazarlama anlayışlarına doğru eğiliyorlar. Yeni medya tüketici deneyimine yönelik markalara nasıl bir fırsat sunuyor ?

''İki şey sunuyor aslında. Birincisi, bir müşteri deneyimi sunuyor. Bu müşteri deneyimi de marka iletişiminde firmanın 7-24 müşteri ile iletişebileceği, etkileşimin daha da arttığı bir kanalda yer alıyor. Müşterinin kendisi de artık yayıncı olduğu için kendi kitlesi çerçevesinde biraz gürültü çıkarıp bunu yayarak sorununa çözüm bulabildiği bir yer haline getiriyor. Geleneksel medyanın yerini bireysel yayıncı aldığı için, eskiden bastırılan tüketicinin, müşterinin sesini kontrolsüz bir şekilde duymak zorunda kaldılar. Ve bu sese kulaklarını tıkayamayacak durumdalar, eğer tıkarlarsa müşteri gözünde itibar ve piyasada güç kaybederler.

Dolayısıyla buna yönelik reklamcılık ile PR’ın birleştiği yeni bir yapılandırma, reorganizasyon var. Bu da içerik pazarlama denilen olguya doğru evriliyor. İnsanlara yaşatabildiğin deneyim doğrultusunda, onların geri beslemeleriyle ortaya çıkan bu içerik havuzundan, senin giderek gerçek değerini algılattırdığın bir durum yaşanıyor. Bu da tabii ki manipülasyona açık bir durum, örneğin rakipler manipülatif içerik paylaşabilirler, size takan müşteriler manipülatif eylemlerde bulunabililer ama genelde iyi marka değeri olan firmalar bu manipülasyonun ötesine geçip kullanıcıları tarafından, müşterileri tarafından el üzerinde tutuluyor. Yeni medya üzerinde kurulan güçlü bir iletişim ile müşteri, markanın avukatı haline geliyor ve bu manipülatif içeriklere karşı senin savunucun oluyor. Bu oldukça önemli.

Tabi burada ikinci bir şey daha var, bu da kullanıcı deneyimi. Bu yeni medyalar üzerinde yaratılan noktalar, burayı bir tanıtım mecrası olarak da kullanılabilir ya da satış noktası haline getirebilir kılıyor. Burada kullanıcıya mümkün olduğunca  pürüzsüz bir deneyimi yaşatarak, onun satın almasını, onun şikayetini alabildiğin, ona ürününü sorunsuz ulaştırdığın bir düzen kurarsan, o zaman bu kullanıcıyı memnun ederek müşteriye çeviriyorsun. İşte önce kullanıcı deneyimini yaratıyorsun orada, o deneyimden sonra da sadakatini sağladığın ve fiziksel dünyada elinde tuttuğun insanlarla dev bir müşteri deneyimi yaşatmış oluyorsun ve bunun sonucunda da markanın itibarı geliyor.''

Ogün: Yeni medya bu durumda kime kapak oluyor  ?

Yeni medya hala geleneksel zihniyette düşünenlere, kendini bu dünyaya adapte edemeyenlere kapak oluyor ve olmayada devam edecek. Bu artık kaçınılmaz bir gerçek. Bu kapağı nasıl kullanırlar bilmiyorum ama keşke kendi tabletlerine kapak olsalar ama muhtemelen gazoz kapağı olacaklar.

Ogün: Biraz Kapak Olsun TV’den bahsedelim.  Nasıl ortaya çıktı bu tarz bir yayın yapma fikri ?

Kapak Olsun TV fikrini ilk ortaya atanlar Emre Sets Turan ve Gökhan Ahi. Ama biz zaten Gökhan Ahi, Sets Turan, Uğur Özmen'le düzensiz olsa da bir araya gelip böyle bir internet geyiği çeviriyoduk. Sets siber güvenlik tarafında, Gökhan Ahi hukuk tarafında, Uğur Hoca pazarlama, CRM, e-ticaret, big data falan tarafında ben de akademi, yeni medya, iletişim tarafındayım.

Böyle değişik disiplinlerden olduğumuz için oturup konuştuğumuzda hem birbirimize yeni bilgiler katıyorduk, hem de birbirimizden öğrendiklerimizin üzerine bir şeyler bina ederek güzel fikirler çıkarıyorduk. Bu bir araya gelmelerimizde ara sıra bizim yanımızda olan arkadaşlarda bizde sizi dinlemek istiyoruz diyorlardı hep, bizde madem böyle bir fırsat var deneyelim bir dedik. Sağolsun NTV Radyo’dan Dilara Eldaş’ta bize katıldı moderatör olarak, o programın genel akışını hazırlıyor, kime nasıl söz verilecek vs. onları düzenliyor. Bu Google Hangouts’unda YouTube’dan canlı yayın yapma gibi bir özelliği vardı, biz de madem un, şeker, su hepsi var bir helva yapalım dedik. Tadı nasıl tabi izleyenlere sormak lazım ama biz oldukça keyif alıyoruz. 

httpv://youtu.be/spae1019U5E

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir